A thematological comparison between the texts “Sult” by Knut Hamsun and “Der Hungerkünstler” by Franz Kafka and the film “The Hunger Games” by Gary Ross

Knut Hamsun'un “Sult” ve Franz Kafka'nın “Der Hungerkünstler” adlı metinleri ile Gary Ross'un “The Hunger Games” adlı filmi arasında tematolojik bir karşılaştırma

Abstract

In this study, a thematological comparison is made between Knut Hamsun's (1859-1952) “Sult” (1890) and Franz Kafka's (1883-1924) “Der Hungerkünstler” (1922) and the film “The Hunger Games” (2012) directed by Gary Ross (1956-). In this study, which theoretically falls within the scope of comparatistics (comparative literary studies), two cult texts by two distinguished authors from Norwegian and Austrian literature and a famous feature film are analysed comparatively on the axis of a common theme. Knut Hamsun, the Nobel Prize-winning Norwegian writer Knut Hamsun gained worldwide fame with his novel, originally titled “Sult” in Norwegian and translated into Turkish as “Hunger”. The novel, which has autobiographical features, explores the inner world of the main character, who is a writer like Hamsun himself and suffers from both mental and spiritual starvation, while also addressing the changes in social-cultural values, perspectives and living conditions. In his narrative “The Hunger Artist” (“Der Hungerkünstler”), Franz Kafka tells the story of a man who becomes a professional hunger artist and makes a living by starving himself for a long time. In the film “The Hunger Games”, a young woman living in poverty and other lower-class people like her fight for life and death in a game played by the upper classes. The aim of the study is to compare the common theme we have identified in these two cult texts representing the epic genre written in two different European countries with the cinema film “The Hunger Games”, a different media (art) product that became famous in our country in a short time. In this way, the aim of the study is to reveal the similarities and/or differences in the theme of hunger in different arts/media of different times, different countries and different arts/media, and to reveal the basic phenomenon lying behind this, namely the criticism of the bourgeoisie capitalist order, the main common target where the arrows of criticism of the artists meet.

(Extended English summary is at the end of this document)

Özet

Bu çalışmada Knut Hamsun'un (1859-1952) “Sult” (1890) ve Franz Kafka'nın (1883-1924) “Der Hungerkünstler” (1922) adlı metinleri ve Gary Ross’un (1956-) yönettiği “The Hunger Games” (2012) adlı sinema filmi arasında tematolojik bir karşılaştırma yapılmıştır. Kuramsal açıdan komparatistiğin (karşılaştırmalı yazınbilim) kapsam alanına giren bu çalışmada, Norveç ve Avusturya yazınlarından iki seçkin yazarın iki kült metni ile ünlü bir sinema filmi, ortak bir tema ekseninde karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Nobel edebiyat ödüllü Norveçli yazar Knut Hamsun, Norveççe orijinal adı “Sult” olan ve Türkçeye “Açlık” diye çevrilen romanıyla dünya çapında bir ün kazanmıştır. Otobiyografik özellikler taşıyan roman, Knut Hamsun’un kendisi gibi bir yazar olup hem zihinsel hem de ruhsal açıdan büyük bir açlık çeken ana karakterin iç dünyasını keşfe çıkarken, toplumsal-kültürel değerlerin, bakış açılarının ve yaşam koşullarının değişimini de ele alır. Franz Kafka “Açlık Sanatçısı” (“Der Hungerkünstler”) adlı anlatısında, profesyonel bir açlık sanatçısı olup uzun zaman aç kalarak geçimini sağlayan bir adamın öyküsünü anlatır. “Açlık Oyunları” (“The Hunger Games”) filminde ise yoksulluk içerisinde yaşayan genç bir kadının ve onun gibi diğer alt sınıftan gelen insanların, üst sınıflar tarafından oynatılan oyundaki ölüm-kalım savaşını anlatır. Çalışmanın amacı; iki farklı Avrupa ülkesinde kaleme alınan epik türün temsilcisi bu iki kült metinde tespit ettiğimiz ortak temayı, ülkemizde de kısa sürede ünlenen farklı bir medya (sanat) ürünü olan “The Hunger Games” adlı sinema filmiyle karşılaştırmaktır. Bu şekilde çalışmada ulaşılmak istenen hedef; açlık temasının farklı zamanların, farklı ülkelerin, farklı sanatlarında/ medyalarında hangi açılardan benzerlik ve/ veya farklılıklar gösterdiğini ortaya koyarak, bunun arka planında yatan temel olguyu, yani sanatçıların eleştiri oklarının buluştuğu asıl ortak hedefi, burjuvazi kapitalist düzen eleştirisini açığa kavuşturmaktır.